| Hoşgeldin Ziyaretçi | Mesaj atabilmek için forumumuza kayıt olmalısınız. | | Forum İstatistikleri | » Üye Sayısı: 3,863 » En Son Üyemiz: mimi » Konu Sayısı: 5,523 » Mesaj Sayısı: 75,427
Tam İstatistik | | En Son Konular | Tekrar Merhaba Arkadaşlar yazar Kaptan 4 saat önce | WRX / WRX STİ / LEVORG SE... yazar butterzel Dün, Saat: 14:12 | P0971 - Levorg yazar butterzel Dün, Saat: 14:09 | İmpreza 2008 1.5 FWD Yağ ... yazar onur1632 22-12-2025, Saat: 16:03 | Tanışma yazar nitro37 22-12-2025, Saat: 09:26 | Satılık 2008 ZL Forester yazar yalcinlu 21-12-2025, Saat: 12:41 | MAF SENSÖRÜ, HAVA AKIŞMET... yazar Selim. 19-12-2025, Saat: 14:48 | Debriyaj yazar Atila 07 18-12-2025, Saat: 20:10 | 3.0r H6 v 2.0 Stock Turbo yazar furtherquiterdeeper 18-12-2025, Saat: 07:56 | Kumanda Pilini Değiştirme... yazar 01Mrt 17-12-2025, Saat: 22:28 | Uzaktan Kumanda yazar 01Mrt 17-12-2025, Saat: 22:01 | Uzun yol ve Kış lastiği ö... yazar Slovan 17-12-2025, Saat: 01:30 | AT Oil Temp Işığı Subaru'... yazar Cherkess 14-12-2025, Saat: 17:24 | Dizel Partikül Filtresi S... yazar bahcekapiliyavuz 13-12-2025, Saat: 21:58 | Forester/XV arasında kald... yazar okanius 09-12-2025, Saat: 13:11 | Krank Sensörü Muadil Tecr... yazar AEnes 08-12-2025, Saat: 12:00 | 2013-2015 Forester Yatak ... yazar Riqel 07-12-2025, Saat: 21:01 | 2003-2008 Forester Sağ Ar... yazar Cherkess 06-12-2025, Saat: 15:17 | | | | Tanıtma-tanışma | | Gönderen: mstfsnr - 13-05-2021, Saat: 03:35 - Forum: Tanışma Kendini Tanıtma - Cevaplar (12) |  | Merhabalar, ismim Mustafa, Ankara’da yaşıyorum. Uzun zamandır bir Subaru almak istiyordum. Model konusunda tahmin ediyorum hiç Subaru almamış diğerleri gibi 1.5 Impreza seçeceğini değerlendirdim. Araştırma yaparken Subaru Türkiye Forum ile karşılaştım. Her konusundan defalarca faydalandım; emeği geçen, tecrübelerini paylaşan herkese teşekkür ederim. Nihayet araştırmalarım sonucunda 2005 Forester XT modelinin benim için daha uygun olacağına kanaat getirdim. Hatrı sayılır bir süre araç aradım yaklaşık 1 ay önce bir Forester XT sahibi oldum. Şimdi ben de hem tecrübelerimi paylaşmak, hem sizlerle tanışmak hem de forumdan daha fazla deneyim kazanmak için üye oldum. Bu vesile ile herkesi selamlıyorum, hayırlı bayramlar diliyorum. | | | | İmpreza 1.5 HB otomatik almak istiyorum | | Gönderen: srdrcbk - 13-05-2021, Saat: 01:33 - Forum: SUBARU İMPREZA - Cevaplar (3) |  | Merhaba arkadaşlar. Aranıza yeni katıldım. Bir süredir subaru araçları takip ediyorum. Güvenli oluşu ve yol tutuşunun iyi olması beni cezbediyor. Aklımda impreza 1.5 hb otomatik var. eşimde kullanacak aracı. Bu aracı alırken nelere dikkat etmem gerekiyor; 1- Kronik sorunları var mıdır? 2- Düzce de yaşıyorum. Burada ustası var mıdır? Aracı alırsam bakımlarını nerede yaptırmam gerekiyor? 3- Satmak istediğimde çok bekler miyim? 4- Bakımları, masrafı ve parçaları pahalı mıdır? 5- Lpg'li alırsam subaplarını illa değiştirmem gerekiyor mu? sarı siteye baktığımda az sayıda satılık ilanı bulunmakta. sitede iki tana araç buldum. https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-o...593/detay/ https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-o...930/detay/ bu araçlar hakkında fikriniz var mıdır? yardımcı olursanız sevinirim. kararsız kaldım | | | | Selam | | Gönderen: adiniyaz - 09-05-2021, Saat: 21:30 - Forum: Tanışma Kendini Tanıtma - Cevaplar (21) |  | Merhaba, ben Balıkesir den Ali. Butik bir çocuk giyim mağazam var. 4x4 araçlara eskiden beri ilgiliyim. Aynı zamanda ailem için güvenli ve geniş bir araç olsun diyerek araç arayışına girdim. Subaru lar gözüme çarpmaya başladı, sevdiğim bi abim de çok temiz olduğunu bildiğim 2013 xv sini satmak isteyince dayanamayıp aldım. 37 yaşımdayım elimden çok araç geçti ama bu ilk subarum hatta ilk 4x4 aracım oldu. Şimdilik çok memnunum. Bu araçlarda tecrübe sahibi olan sizlerle aynı ortamda bulunacağım için mutluyum. Yardım ve bilgi paylaşımlarınız için şimdiden teşekkürler. | | | | Merhabalar | | Gönderen: adanali - 08-05-2021, Saat: 22:19 - Forum: Tanışma Kendini Tanıtma - Cevaplar (15) |  | Herkese hayırlı akşamlar. Ben Yiğit Adana’da yaşıyorum. YouTube da videolarınızı izledikten sonra kendimi Subaru ilanlarına bakarken buldum fakat çevremde kimsenin subarusu olmadığı için foruma katılmaya karar verdim. Bilgilenmek, siz değerli kullanıcıların görüşlerini öğrenmek ve akıl danışmak isterim. Forum konusunda yeni olduğum için lütfen hatalarımı mahsur görün. Herkese tekrardan hayırlı günler. | | | | Forester 2.5 XT hakkında bilgi | | Gönderen: znturkuaz - 08-05-2021, Saat: 18:17 - Forum: SUBARU FORESTER - Cevaplar (3) |  | Merhaba, Sevgili Subaru Türkiye forum üyeleri Aktif olarak Volvo 2.4 d5 s80 Awd kullanmaktayım, Volvo almadan öncede Subaru her zaman aklımın bir köşesinde duruyordu, artık zamanı geldiğini düşünmekteyim, 2009 önceki kasaları her zaman beğenmişimdir. 2007 subaru 2.5 xt almayı planlıyorum kesinlikle lpg siz olması tercihimdir, almadan önce youtube üzerinden bir çok test vb. videoları izledim, sizlerin de düşünceleri benim için önemli. Bilgi ve birikimlerinizi benimle paylaşmanızı rica ederim. Satmak isteyen forum üyesi arkadaşların da tekliflerine açığım. herkese iyi forumlar. | | | | Yeni Nesil Z Kuşağı ve Biz | | Gönderen: Cherkess - 07-05-2021, Saat: 13:35 - Forum: SOHBET - GEYİK - MİZAH - Cevaplar (10) |  | Merhaba Arkadaşlar Bu sefer konu araçlarımız değil daha ciddi bir şeyden bahsedeceğim, kısa tutmaya çalışacağım mümkün olduğunca. Konumuz; çocuklarımız. Çocuk yetiştirirken yaptığımız bir çok hata vardır bilmeyerek ve istemeyerek yapıyoruzdur tabi kim bilerek hata yapar ki değil mi? Yeni nesli gözlemliyor musunuz bilmiyorum ben hem bir baba hem de bir öğretmen olarak fazlasıyla bu fırsatları değerlendiriyorum ve anlam vermeye çalıştığım durumlarla karşılaşıyorum. Neden anlam vermeye çalışıyorum derseniz hepimiz gibi ben de kendi çocukluğumla gençliğimle mukayese ediyorum (aslında yanlış bir tutumdur bu çünkü yeni zamana göre aynı şartlarda ben yaşıyor olsam böyle olur muydum demek daha mantıklı) ama ister istemez aklım kendi çocukluğuma/gençliğime gidiyor. Çok dikkatimi çeken bir durum var aslında hem gözlemlediğim hem sebepleri üzerine düşünüp tahlil ettiğim ama de sizin de okuyunca Aaa gerçekten de böyle bir şey var diyeceğiniz bir durum / bir davranış şekli var yeni nesil de yani meşhur Z Kuşağında. Bir çok defa gördüm şahit oldum bilmem siz de ben söyleyince mi fark edeceksiniz bu durumu, olay şöyle; Yeni Nesil benim çocuklarım da kısmen dahil olmak üzere önlerine bir engel çıktığında (yerdeki bir oyuncaktan, yarı açık kalmış bir kapıya yoldaki bir taşa kadar her hangi fiziki bir engel ilerlemelerini yavaşlatacak durduracak ya da geciktirecek bir engel düşünün) böyle bir şeyle karşılaştıklarında yollarını değiştiriyorlar, etrafından dolaşıyorlar, durup geri dönüyorlar, üstünden atlıyorlar ya da anne babadan o engeli kaldırmasını istemeye kadar giden bir davranış sergiliyorlar ama kesinlikle yapabildikleri halde o engeli kaldırmayı akıl edemiyor/etmiyorlar. Ben bu davranışı normal karşılamıyorum şahsen kendi çocukluğumuzla kıyaslıyorum ki yaşım 42 bizim nesilden böyle bir davranışı nadir görürdük, aynı tür bir engel ile karşı karşıyaysak bir kenara iter ya da kaldırıp atardık bilirdik ki oradan tekrar geçeceğiz aynı engele yine takılacağız. Bu tür davranışı kendimce tahlil ettiğim zaman (Psikolog / psikiyatr değilim sadece normal bir vatandaşa göre en azından eğitim bilimleri dersleri almış yıllardır bu işin içinde olan bir eğitimciyim az da olsa davranış anlamlandırma gibi bir durumum tüm meslektaşlarım kadar bende de var bahsettiğim şeyler bilimsellik içermeyebilir.) sorunu çocuklarda değil kendimizde aramaya götürüyor ipuçları beni. Çünkü hayatımızı alışkanlıklarımız idare eder; uyku sersemiyken tuvaletin yolunu bulmak, merdivenleri bakmadan inmek, araba kullanırken ayaklarınızı pedallara doğru basmak ve farkında olmadığımız bir çok şey alışkanlıklardır, alışkanlıklar olmazsa yaşayamayız ya da çok zor bir hayatımız olurdu düşünsenize her gün merdiven inmeyi yeniden öğreniyorsunuz, çatal kaşık kullanmayı yeniden öğreniyorsunuz bu normal bir durum olmazdı. Sorun da tam olarak bu çocuğumuzun arkasını toplayıp önüne çıkabilecek her engeli kaldırıp tertemiz pürüzsüz yollar açtığımız için ,büyüme çağında çocuk hiç bir engelle karşılaşmayıp karşılaştığı bir engeli de aşmaya çalışmadığı için böyle bir durum var. Engel aşmayı alışkanlık haline getiremiyorlar. Erkekler bu konuda %70 oranla daha mantıklı davransa da kadınlar kesinlikle öyle değiller (az sonra bahsedeceğim şeylerde kadınların ilk 3-4 yıl büyük payı var ama erkeklerin de yaptığı hata hiç küçümsenir değil özellikle ben görmedim çocuğum görsün benim olmadı çocuğumun olsun bana alamadılar çocuğuma alayım gibi çocuğu istemediği ya da her istediği şeye sahip olması davranışı da genellikle babadan kaynaklıdır) ve çocuk zamanının çoğunu anneyle geçiriyor, kadınlarımız farkında olmadan aşırı korumacı bir tutum içerisindeler anneanne ve babaanne de dahil bu kadın grubuna. Çocuğum gel elini yıkayayım, çocuğum aç ağzını lokmanı vereyim, gel ayakkabılarını bağlayayım sen yapamazsın ben yapayım gibi cümlelerle geçiyor çocukların ilk 3-4 yılı ve sonrası anlamı aynı içeriği farklı işlevi yine benzer cümleler kuruluyor çocuğa. Benim özellikle çok önemsediğim söylem ise " Sen Yapamazsın ya da O Yapamaz Ben Yaparım" bu cümlenin altında yatan anlamları hayata yön verme gücünü anne babalar bir bilseler keşke. İlk saydığım cümleler çocukta bir beklenti oluşturur çocuk annesi olmadan el yüz yıkayamaz mesela bu böyle başlar sonra afedersiniz kazık kadar olduğunda ise şöyle bir manzarayla karşılaşırsınız örneğin anne dışarıdadır vakit akşam olmuştur ama evin çocuğu halen sabah yaptığı kahvaltıyla durmaktadır eve girersiniz çocuk şöyle der çok açım annem nerde? bu ne demektir çocuk basit bir yemek yeme eyleminde bile anneden bir beklenti içerisinde kalıyor anne işini halledip gelene kadar açlığını yatıştıracak bir kaç lokma bile yemeyi akıl edemiyor demektir yeni geçmiş olsun eli ayağı tutan sapasağlam bir yatalağınız var evde ve sizin eseriniz diyebiliriz bu duruma. İkincisi daha tehlikeli olan " Sen yapamazsın, O Yapamaz Gelsin..." cümleleri bunların gücü çok fazladır hayatı komple etkiler insanda ölene kadar bir yetersizlik duygusu aşılar. Çünkü çocuk anne baba ne derse ona inanacak tabiattadır onlar saftır bizim gibi tahlil yetenekleri de gelişmemiştir inanırlar ve hep öyle olacak sanırlar. Özellikle şu duruma dikkat edin evinizde TUTARLILIK olmalı yani annenin ve babanın söylemleri tutarsız olmamalı, Baba 10 yaşındaki çocuğundan su ister çocuk tam harekete geçeceğinde anne olaya müdahil olur Dur ben veririm O GETİREMEZ DÖKER sonra çocuk oturur itiraz bile etmez. Çünkü Anne onu suyu getiremeden dökeceğine inandırmış babayı da diskalifiye etmiştir. Senaryoda baba itiraz etse ne dökecek kocaman kız/oğlan getirir dese bu sefer tutarsızlık olacak anne ile baba çelişecek çocuk yine en kolay olan kendisine zahmet vermeyen söyleme inanacaktır. DÖKERİM GETİREMEM diye kendisini inandıracaktır. O saatten sonra çocuğun taşıyabileceği tek su pet şişede ağzı kapalı sudur bir bardak suyu bir odadan bir odaya bardağa bakarak titreyerek taşıyacaktır muhtemelen. Bir ikinci Tutarsızlık örneği daha vereyim çocuk bir şey istediğinde misalen bisiklete binebilir miyim? dediği zaman babası izin verip tabi yavrum deyip annesi aman binme üstün batacak düşeceksin bir yerine bir şey olacak diye engel oluyorsa izin vermiyorsa çocukta kafa iyice karışacaktır ve tabi i işine geleni seçip o konuda size diretecektir bahsettiğim durumda da babayı arkasına almak isteyecektir doğal olarak. Yani anne ve baba aynı cevabı veriyor olmalı aynı yerde değilse mesela böyle bir istek anneye sorulduğunda gel babana da soralım demeli ortak bir ağızdan cevap çıkmalıdır. Neyse çok dağıtmayayım. Yukarıda bahsettiğim çocuğu yapamazsın edemezsin durumuna inandırma durumu çocukta sosyal hayatta da büyük bir yetersizlik belki ileriki zamanlarda aşağılık kompleksine neden olacaktır. Çünkü kendisinin yapamayacağına inandırılan şeyleri yapabilen insanları çevresinde görünce onlar gibi olamadığı için içten içe ya çok üzülecektir, ya sizi suçlayan bir tutum geliştirecektir, ya da ben onlar gibi olamam deyip kendisini küçük görecek ezdirecek ve içten içe aşağılık kompleksine sürüklenecektir. Bir de daha kötüsü deneyip yapabildiğini görerek hırslı ve tatmin olmayan her şeyi isteyen olmazsa zor kullanan bir saplantılı kişiliğe dönüşme durumu da var ki o da çok olumlu bir örnek değil zaten. Bu yüzden yeni nesil kolaycılık konusunda bildiğimiz tüm nesillere kıyasla çok üst düzeydeler. Şu an mesela hepsinin hayali sosyal medya fenomeni olmak hem hayatı yaşayıp hem kolay para kazanmak hem tanınmak kısa yoldan ünlü olmak gibi şeyler peşindeler. Özellikle SEBAT diye bir davranıştan haberleri hiç yok dikkat edin bir şey olmuyorsa hiç zorlamıyorlar, kendilerinin çıkarı yoksa hiç zahmete girmiyorlar, istedikleri şeyi elde edemediklerinde seçenek değiştirmekten hiç çekinmiyorlar gayret etme dertleri yok. En çok takıldığım nokta ise Sorumluluk Duygusu hiç yok çocuklarda. Bunun sebebini de söyleyeyim yine biz ebeveynlerden kaynaklanıyor. Çocuklara ödevlerinde derslerinde yardım etmek olağan bir durum tabi ki olmalı saldım çayıra mevlam kayıra diye bırakılmamalı ama ne zamana kadar? Bu durum çocuk ders çalışma disiplini edinene kadardır sonrasında çocuk dersini çalışır takıldığı ve ya bilmediği şeyde gelip size danışır ya da yardım ister durumda olmalıdır. Bu disiplini oluşturmak sizin de ilginize bağlı olarak çocuğun ilk 3-4 yılını alır zaten ilkokul bitene kadar bu disiplini veremediyseniz ilerde aklı başına gelir diyorsanız yanılıyorsunuz ileride her gün çocuğunuza dersin yok mu senin? diyeceksiniz şimdiden geçmiş olsun. Peki sorumluluk nasıl verilir? Bu kolay iş değil ama evde ufak tefek görevler vererek başlayın işe (Odasını toplamak ufak bir görev değil ama aldığı oyuncağı yerine koymak ufak bir görev) misal benim 4 yaşındaki kızım şimdilik odasının perdesini sabah kalkınca açıyor banyonun lambasını kullanacağı zaman yakıp söndürmek gibi görevleri var. Büyük kızım (9 yaşında) kahvaltı sofrasındaki kahvaltılıkları dolaba koyuyor boşa yanan lambaları söndürüyor ve sabah kalkınca gece lambasını söndürüyor akşam olunca perdeleri çekiyor. Bir de kardeşine bizim canlı derslerimiz varken bakmak gibi görevi var. Ufak ufak ev işlerinde de yardım alabiliyoruz kendisinden. İnşallah istediğim düzeyde sorumluluk duygusu aşılayabiliriz diye umuyorum. Ama yurtdışında dikkat edin hemen hemen her evde bir evcil hayvan mevcut, bu hayvan besleme durumu hem bireylerin tercihi hem de arka planı biraz daha farklı bir durum. Okuduğum kadarıyla yurtdışındaki insanlar çocuklarına sorumluluk duygusu aşılamak için evcil hayvan alıyorlar ve tüm bakımın çocuğa ait olduğunu o hayvanın ölmesi ve yaşamasının tüm sorumluluğunun kendisi olduğu öğretiliyor ve söyleniyor. Hayvanı veterinere götürmek gibi işler dışında büyükler hayvana karışmıyor bakım konusunda tabi çocuğun gücünün yettiği her şeyde çocuk sorumlu anlayacağınız üzere. Zaten yabancıların çoğundaki spor yapma ve evcil hayvan besleme durumu çocukluktan gelen bir alışkanlık ve sorumluluktur. Benim evcil hayvanım yok kuş ve balık gibi doğal ortamında kısıtlanmadan yaşaması gereken hayvanları evde beslemeyi kabullenemiyorum şahsen. Gerçi bu benim tartışmak istediğim bir şey değil göreceli bir durum vaktiyle çok dövüş horozu beslemişliğim var sadece onlara ayrı bir ilgim vardır. Ama eve bir hayvan alacak olsam kedi ve ya köpek olur çocuklarımla iletişime geçebilecek fiziksel olarak etkileşimde bulunabilecek hayvanlar olmasını tercih ederdim. Benim evim 3 katlı 3 daire var binada aşağıda garajım ve arkada da küçücük bir bahçemiz var. Bahçeye her sene bu zamanlar bir kedi 3 tane yavru doğuruyor ve yavrular büyüyene kadar da biz bakmaya çalışıyoruz çocuklarım gidip yiyecek veriyorlar yavruları seviyorlar her gün, sonra kediler büyüyünce bahçeden gidip mahalleye dağılıyorlar 5-6 yıldır bu durum böyle. o da ufak bir sorumluluk katıyor tabi mesela markete gidince kedilerin sosisi bitti diye hatırlatıyorlar bana. (Piliç sosis veriyoruz kedilere umarım zararı yoktur) Kedilere yemek verelim aç kalmasınlar diye ya da il dışına çıkarsak Anneanneyi arayıp kedilere yiyecek verdirme gibi bir sorumluluğa kavuştular şükür. Sorumluluk konusunda karşılaştığım bir örnek beni çok düşündürürdü size de aktarayım; Yıl 2010 Urfada görev yaptığım yıl okulum o zamanlar var olan ilk öğretim yani ilk ve ortaokul bir 2 bloklu bir okul ama bloklardan birinde 2 tane de anasınıfı var, bir gün baktım küçüük bir çocuk elinde bir poşet okul bahçesine girdi kimsin hayırdır dedim ablama beslenmesini getirdim dedi 3 yaşında bir çocuk ablam dediği de anasınıfında bir öğrenci. Şimdi kendi çocuğunuzu düşünün 3 yaşındaki çocuğunuz odadan çıkıp 3 dakika ses çıkarmasa koşar bakarsınız değil mi başına bir şey geldi herhalde sesi çıkmıyor diye. Ama Urfa daki o çocukların çoğu her gün sokakta oynuyorlar ne araba çarpar ne biri döver ne biri kaçırır ne de başına bir iş gelir. Derslerdeki başarıları çok yüksek olmayabilir ama çalıştıkları işte dükkanı bırakıp gitseler o işi çevirebiliyorlar. Biz akademik başarıyı önemseyelim tabi ki ama hayatı da önemsemek lazım. Bir tanıdığımıza sokakta rastladığımız zaman çouğumuz yanımızdaysa Adın Ne Senin dediklerinde biz dublaj yapmayalım Ahmet ya Ayşe onun adı amcası teyzesi diye cevaplar vermeyelim mesela. Neymiş çocuğum utangaçmış. Ama çocuk kim olduğunu tanıtabilecek kadar da sosyal olsun değil mi en azından adını anne babasının adını söyleyebilsin. Sonra bu çocuk büyüyünce eve misafir gelince odasına kapanan bir tanıdık büyüğüyle karşılaşınca hal hatır sormayı beceremeyen bir çocuk olacak. Yani kendini tanıtma adını söyleme sorumluluğunu bile size yıkmış düşünsenize başına gelen her olumsuz durumda bir sorumlu/suçlu arayacak çünkü kendisinde o sorumluluk duygusu sorumluluğu üstlenecek yeti hiç gelişmemiş. Hayatını sürekli birilerini suçlayarak şikayet ederek olumsuzlar karşısında etrafından dolanarak kolayı seçerek dara düştüğünde savaşmayıp kaçarak istediği şeyleri hep başkasından bekleyerek minnet ederek bir hayat geçirecek. Ve tabi hayatı hakkında hiç bir kararı almayı kendi üstlenmeyecek. Bunun için ilk bırakmamız gereken davranış bebeklik bittikten sonra çocuğa gel sen acıkmışsındır diye yemek yedirme davranışıdır. Çocuk acıksa gelir zaten ama siz ona acıkmayı öğrenmesi için fırsat vermiyorsunuz. Doğan Cüceloğlu (Allah rahmet eylesin) bir programda şöyle bir şey anlatmıştı ; Bir restoranta giriyor ve bir süre sonra yan masadaki adama diyor ki git çişini yap diyor senin çişin var diyor, adam da diyor ki ne alaka sen nerden bileceksin benim çişimin gelip gelmediğini saçmalama diyor. Doğan Cüceloğlu da diyor ki ben senin çişinin gelip gelmediğini nerden bileyim doğru söylüyorsun ama yanındaki çocuğa gel buraya sen acıkmışsındır diyerek zorla yemek yedirmeye çalışıyorsun yemezse de kızıyorsun. Çocuk acıksa bilmeyecek mi? diyor. Neyse çok uzatmayayım aslında konuyu ele aldıkça hem dağılıyor hem uzuyor, ama öğrenci ya da ailenin bir bireyi olarak sorumluluk almamış çocuklar ve gençler ileride ne vatana ne aileye ne eşlerine ne de çocuklarına sahip çıkma konusunda ciddi bir gayret göstermeyeceklerdir emin olun. Bugünlük bu kadar görüşmek üzere. | | | | Tanışma | | Gönderen: muratti74 - 05-05-2021, Saat: 00:35 - Forum: Tanışma Kendini Tanıtma - Cevaplar (10) |  | Merhaba Adım Murat, Hatay Antakya'da yaşıyorum. 46 Yaşındayım. Subaru araçlara karşı bir ilgim oluştu. Buradan bir çok konuyu okuyarak bilgi sahibi oluyorum. Şu an 2010 Mazda 6 aracım var. Daha önce uzun yıllar Honda CRV kullandım. Nasipse bir Subaru Forester almayı düşünüyorum. | | | | 2005 outback | | Gönderen: KUMPAS - 04-05-2021, Saat: 21:40 - Forum: BUGÜN SUBARU'NA NE YAPTIN? - Cevaplar (4) |  | Liqui moly marka yağ-yağ filtresi, hava filtresi, polen filtresi, yazlık lastik değişimi ve lastiklere nitrojen basımı yapıdı. Tavan üst çıtalarına TURTLE AİR 2 ara atkı ve 540LT port bagaj alındı.Fren kaliperleri bakımı yapıldı. multimedia araştırmasındayım, aliexpreste bulduğum bir model var lakin adroid 8 yüklü. Android 8 yada 10 olması neyi değiştitir? Çok önemli midir? https://tr.aliexpress.com/item/400120235...web201603_ Model bu. Bu model görüşü engeller mi? Ne dersiniz. | | | | Mevsimlik Lastik Mantıklı mı? | | Gönderen: Cherkess - 04-05-2021, Saat: 15:28 - Forum: SOHBET - GEYİK - MİZAH - Cevaplar (21) |  | Merhaba Arkadaşlar. Bugün hepimizin çok handikapta kaldığı bir konudan bahsetmek istiyorum. Mevsimlik lastik ya da diğer adıyla Dört Mevsim lastiği alınır mı, kimler almalı, kimler almamalı, mantıklı mı? Bu soruların cevaplarını konumuza yayarak ele alayım dedim. İlk önce bu lastiğin olayından bahsedelim geneli kışlık diş derinliğine yakın diş derinliğine sahip olan, kışlık desenli ama yazın da kullanılabilen bir lastik türü diyorum ben, ya da pazarlama diliyle de şöyle bir tanım çıkıyor Google da; Dört mevsim lastiği, pek çok durumda arabanın en iyi performansı vermesini sağlayan, her mevsim kullanılabilen, üzerinde üçtepe kar logosu bulunan lastik türüdür. ... Mevsim geçişlerinde ve ılıman iklimlerde kullanıldığında üst düzey performans sağlayan dört mevsim lastikleri, arabaların fabrika çıkışında üzerinde bulunur. Alınır mı demeyelim bu soruyu konuya dikkat çekmek için sordum aslında alınır ve satıldığına göre böyle bir melez yani hybrid lastiğe de ihtiyaç duyulduğu için üretilmiş satılıyor ve satılacaktır da. Almak için mantıklı düşünülünce bir takım şartları karşılıyor olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. 1. ilk olarak ılıman iklime sahip bir şehirde yaşıyor olmak önemli yazları sıcak kışları bol yağmurlu ve hava sıcaklıklarının 10 derece altına düşse de eksilere düştüğü zamanların az yaşandığı bir yerde yaşıyorsanız Mevsimlik Lastik sizi pişman etmeyecektir. 2. hem ılıman iklimli bölgede yaşıyor hem de lastik depolama sıkıntınız varsa mesela bodrumunuz yoksa yazlık kışlık farklı lastikler kullandığınızda balkonunuzu lastikler işgal edecekse yine mantıklı. (Aslında bu madde 2. sıraya yerleşecek bir madde değil hatta sıralamaya girecek en son madde ama ılıman iklimden bahsetmişken değineyim dedim)  3. Yaz aylarında olması gereken düşük yakıt miktarına ihtiyacınız yoksa 4. Yukarıdaki şartları karşılıyorsanız ve extradan yol sesini dert etmiyorsanız. 5. Bir çok markanın mevsimlik lastiği var ama sonuçta yol ile bağlantımızı sağlayan tek şey lastiklerimiz ve bunun da iyi olanını alabiliyorsanız. 6. Daha kısa sürelerde yeni lastik alabilirim derseniz. 7. Hafif araziden fazlasına girmeyecekseniz. Ben bu 7 maddenin 6 sını önemsiyorum bu konuda. Yaşanılan coğrafi bölgenin önemi aslında en önemli kriter çünkü ılıman iklim de olsa zaman zaman mevsim şartları normal kış yaşayan bir coğrafyaya kayabiliyor. Yollar temiz olabilir ama düşük hava sıcaklıkları yazlık lastiğin o yolda kalmasını zorlaştırabilir, bizim Subaru kullanıcısı olarak gitmekte sıkıntı yaşamadığımızı hepimiz biliyoruz önemli olan dönebilmek ve durabilmek (aslında durabilmek ama o şartlarda yazlık lastik direksiyonu çevirseniz de düz gidebilir) Bu yüzden kazaların çoğuna bakın kimse gittiği için kaza yapmıyor %90 duramadığı için kaza yapıyor. Bu yüzden hafif kış şartlarında da etkili olabilecek bu lastiğe ihtiyaç var. Ama ılıman bir yerde yaşayıp da sürekli şehir dışı yolunuz varsa çok da mantıklı bir lastik değil yollarda şehiriçlerinden daha sert kış koşullarıyla karşılaşmak doğaldır. Maliyet konusuna değinelim bakıldığında 4 yazlık ve 4 kışlık lastik fiyatına kıyasla ucuz görünüyor ama bir lastiğin ömrü 60,000 km ya da en fazla 5 yıldır yani sağlıklı kullanım için, o saatten sonra yol tutma durumu riske girer çünkü kauçuk malzeme durduğu yerde de kuruyan çürüyen çatlayan bir malzemedir, yumuşaklığını kaybetmesi yeterlidir. Aslında yazlık ve kışlık ayrı ayrı kullanımda lastiklerimiz ömürlerinin yarısını yatarak geçirirler ama bu durum onlara bir sezon daha fazla kullanılma ve ömrünün uzaması gibi bir avantaj yaşatmaz bahsettiğim gibi kullanmasak da ömründen tüketen bir hammaddeye sahiptir. Onun için 5 yıl oldu yazlıkları aldım dediğiniz zaman aslında 2.5 yıl yolda kullanılmış bir lastikten bahsediyoruz 2,5 yılını da depoda geçirmiş nispeten daha az yıpranarak ömrünü doldurmuş bir lastik. Mevsimliğe gelince o 4 mevsim aktif çalışacaktır genel olarak da 3 yıldan sonra diş derinliği yazlık gibi görünmeye başlayacaktır. Zaten kışlık lastiklerin çoğu 8 ya da 9 mm diş derinliğine sahipken mevsimliklerin geneli de 7 mm diş derinliğine sahiptir. Bu kışlık diş derinliğine yaklaşık ölçüye ilaveten daha yumuşak hammaddeyle yol tutuşunu kışın arttırmış oldukları mevsimlik lastik yazın kar kış soğuk olmayan sıcak asfaltta (Ilıman iklimli memleketlerde yazın hava sıcaklıklarından bahsetmeye gerek yok sanırım) yol ile sürtünmesi yazlık lastiğe göre çok daha fazla olacağından yakıt tüketimi aracın fabrika verilerini hiç görmeyecek yazlık lastikle kullanıma kıyasla da yine düşük değerlere yaklaşmayacaktır. Dolayısıyla 2 takım lastik kullanan araç sürücüsüne kıyasla yazın daha fazla vergi pardon yakıt parası ödersiniz . Yani 2. takım lastiğe vermediğiniz fark yakıt olarak cebinizden yine çıkacaktır. Extradan bir iki marka dışında kışlık lastikler oldukça gürültücüdürler ve bu kışlık desen ve diş derinliği yaz aylarında yolda uğultuya sebep olacaktır aracın yol sesi yaz aylarında daha da artacaktır. Aracında müzikten başka ses sevmeyenlere pek uygun bir lastik değil açıkçası. Her lastiğin iyisi var kötüsü var bu yüzden bir çok lastik firmasının ürün gamında mevsimlik lastik mevcut değil ama mevsimlik lastik üretebilen teknolojiye sahip olan her firmanın mevsimlik lastiği de çok iyi değil bazısı yok dememek için üretmiş bile olabilir. Mesela Nokian Weatherproof la Lassa nın mevsimliğinin alakası olmadığını net olarak söyleyebilirim. Bazı markalar boşuna pahalı değil. Son gözden geçirmemiz gereken düşünce ise; Nasıl olsa Subaru m var mevsimlik lastik de kışlık sayılır Subaruyla her yere girerim ben diye aracımıza çok güvenip sırf araba dört çeker olduğu için mevsimlik alacaksanız bence almayın. Bu konuda Michelin Crossclimate kullanan Yavuz Bahçekapılı kardeşimiz tecrübe ve görüş bildirecektir diye düşünüyorum Subaru hafif arazide yazlık lastikle de gidebiliyor ama mevsimlik takayım dağda bayırda kampta asfaltta her yerde kullanayım diyorsanız dişleri derin diye mevsimlik lastiğe güvenmeyin. Aslında ne devedir ne kuştur bu mevsimlik lastik kışlık gibi kışın yol tutmaz. Bir de dediğim gibi tüm şartlar oluşmuş da üstüne bir de depolama sorunu varsa mesela Ankara İstanbul gibi yerlerde ve bir çok şehirde lastikçilerin lastik park hizmeti ücretlidir ama Sivas ta öyle bir ücret yok yerleri varsa kabul ediyorlar. Balkonum garajım ardiyem vs müsait değil diyorsanız oldukça mantıklı. Tabi mevsimlik lastik kullandığınız için lastikçiye hiç gitmemeyi düşüneniniz de olacaktır ama yılda bir balans kontrolü yaptırmak mantıklı olacaktır. Herkese iyi günler. | | | |