Merhabalar Herkese,
Bugünkü konumuz baya ilginc baya garip baya stresli baya mutlu sonlu oyle boyle herseyden bir tat, garip bir konu.
Simdi, iki cesit forumcu vardir, direkt sonuc odakli hemen cevabi görmek isteyen, veya tüm detaylari merak edip zevkle herseyi okuyan..
Ilk tipteki forumcular icin hemen yazalim, sonra bizbize olalim. Aracim piston kol kırdı,blok parcaladi, garanti kapsaminda tum kaputun altı sandık motor ve bitmeyen bir orjinal parca listesiyle yenilendi, mutlu mesut biniyoruz.
Sanirim artik herkes mutlu, özeti geçerek ‘kisacilari’ mutlu ettik, ayrintiya girerek kalanlarimiz uzuun bir yazi okuyacak. Kahveler caylar hazirsa başlayalım
Aracimizi nisanda aldik. Baktik ettik hersey guzel. 68binde, bastin mi giden, bastin mi duran, tatlis mi tatlis klasik bir subaru.
Hemen alir almaz rutindir bakima soktuk. Motor yagimizi filtrelerimizi diff yaglarimizi cvt yaglarimizi herseyi orjinal parca ve uygun motul yaglarimiz ile değiştirdik.
Geldi catti Ramazan Bayrami. Ufak minnak bir kedimiz var, bagajı ona tahsis ettik, orjinal bagaj/arka koltuk ayiraci ağımız olmadigi icin, ve aksesuar siparisi bekleyecek zaman da olmadığından hemen ölçüp biçip 1 2 su tesisat borusu ve ağ kullanarak kendim orijinalden daha güzel bir ayiraç yaptim ve bizim ufakligi 1+0 dairesine yerleştirdik, yola koyulduk..
Uzun yolculuğumuz, joyride, tadinda baslamis oldu. Istikamet Bodrum diyerek Ankaradan ciktik..
Kedi sahipleri bilir, yolculuktan nefret ederler bu minnaklar.. Kopek gibi kafasini camdan cikaran bir kedi sahnesini hayal eder hep kedi sahipleri ama hayatlar hayallerdir.. Arabaya biner binmez başlayan aglama miyavlamalari, agizdan gelen tukurukler, kuculen kaybolan gözler... Niye yaziyorum bunlari, cunku biz daha once yolu baska bir marka aracla yaparken eziyet yasayip yasatmistik resmen.. 7 8 saatlik yolu 12 13 saatte gitmistik bitmek bilmeyen miyavlamar esliginde surekli zorunlu molalar vs vs O_o
Ama bu sefer gercekten tam bir ‘joyride’ oluyordu. Molalari keyfe keder veriyoruz, her durdugumuz mola yerinde bagaji aciyoruz, elimize birer kola dondurma alip bagaja oturup, ortamizda keyifle sagi solu izleyen, birak kacmayi aglamayi, yerimi isgal etmesenize tadinda bakislar atarak oturan kedimizle, insanlarin saskin bakislari altinda keyif suruyorduk Insanlari bilmem ama, bizim minnak Subaru’ya coktan puanini verdi, o kesin
Boyle boyle bol bol keyifli molalarla, arkada uçmasın saga sola bizim minnak diye sakin ötesi sakin bir sürüşle yol alırken, tabiki sağın solun resimlerini cekmemek de olmazdı. Hem de tam o gün, forumda Subaru’nuzla yolculuk fotograflari paylaşalım konusu açılmışken
Oranın resmi, buranın resmi, gün batarken Subaru logomuz gözükürken bir manzara resmi falan derken doldurduk telefonun haznesini..
Ve Milas çıkışı, Yatağan yokuşu diye tabir edilen yere geldik. Sağ seritte 70 75 ile cikarken, once bir mekanik ses geldi. Tak.. Metal bir kutuyu yere atarsın gibi, nasıl tarif edilir bilemem.. Direkt refleks olarak ayağım frene, gözüm dikiz aynasına gitti. Dikiz aynasında bembeyaz dumanı da görünce, yokuş yukarı olmanın verdiği şansla bir kaç 10metre içerisinde emniyet şeridinde durmuş haldeydim.
Eşime arabadan inmesini söyledim, o beyaz duman hayra alamet değildi, hemen kaputu açtım. V kayışla radyatör arasında asağida, manifoldun orda yanan bir yağımız vardı. Elime geçen suyu boşalttım, ee tabi yağın üzerine suyu dökünce sönmeden önce son bir coşkusunu yaptı, bi harlayıp söndü. (evde kizgin tavaya cok su dökmüsümdur tecrube hat safhada ) O sırada şans eseri ki bence şansızlık, (sebebini anlayacaksınız) yoldan gecmekte olan, adını anlamadan geçemeyeceğim, gercekten adam gibi adam olan polis Mehmet Amirim yanındaki 2 devriye arkadası ile, elinde yangın söndürücü ile geldi. Sönmüş bu dedi ama, olsun amirim aç sen onu, sıkalım bi aradan azıcık nolur nolmaz diyerek yangın söndürücüsünü mundar ettim ilk yolum düştüğünde elimde 5kg söndürücü ile kapisını çalacağım, vefa bizde olmaz olmazdır
Neyse devam.. Yola baktım, sağ seritte 20 25cm genisliginde, 20 30metrelik bir yag seridi olusmus.. Polis arkadaslar hemen yol guvenligi icin dubalari cikardilar, yola dizdiler, karayollarina haber verdiler.
O sırada ben de sigorta sirketini arayarak cekici cagirdim durumu kayda girdik. Iki olasilik vardi kafamda, ya şanzıman ya motor yagi.. yagi kokladim elimle inceligine kalinligina baktim, cvt sanzuman yaginin leş gibi koktugunu biliyordum, bu yag oyle kokmuyor ve inceydi, ama motordan neden yag dökülsün ki sorusuna cevap veremiyordum. Kartelden? Tıpadan ? Filtreden? Filtreden olamazdi, cunku kaputu kaldirdigimda filtre cevresi tertemizdi (burasını hatirlayin ilerde döneceğiz). Kartelden desem, asagidaki o alev alttan gelmiyordu ki, zaten oyle olsa sondurmek hic o kadar kolay olmazdi.
Tüm yol boyunca, ne hararet,ne motor sicakligi, hic bir terslik göstermemişti. (Iste tam burda, yol resimleri konusu icin cektigim o resimler o kadar o kadar o kadar onemli oldu ki.. olaydan 2dk oncesinin resminde, km,hiz,hararet, motor sicakligi, tum kadran, ön konsol hersey gozukuyordu. Tipkı ara ara cektigim tum diger resimler gibi.. Bu resimlerin oldugunu hatirlamam, olaydan 2 3 hafta sonra gerceklesti, galeriye girip o resimleri gordugum andaki duygularimi anlatmam imkansiz..
Devam.. Cekici gelecek hala..4 saat sonra evet, o memur arkadaslar gunluk gorevlerini tamamlamis,Mugla’ya donerken, başlarına bunlarin gelecegini nerden bilebilirlerdi. 1 tek laf etmeden, 1 tek ima, surat yapmadan, o kadar hevesle ve yardimsever bicimde 4 saat orada ayakta benimle dikilip, hem yol guvenligini sagladilar hem bana destek oldular, haklari cidden ödenmez benim icin..
(Ha bu arada gece oldu tabi, polis yolu tek seride düşürmüş, memur arkadas ikaz icin soldan git uyarisi yapiyor, adam arabayi memurun uzerine suruyor, dubalarin arasindan gecip benim aracin arkasina park ediyor, polis napiyorsun birader dediginde, cevirme degil mi diyip ehliyet ruhsat uzatiyor adam dubalarin onunde, tam polisin onunde, sen gec hayir sen gec diyip birbirlerine yol verme yarisina girip saatte 10km hizla dubaya vuran mi, ben gececeeeeem tavriyla yanindakiyle inatlasıp, orta refuje giren mi, sinirim bozukken bile gülmeme sebep olan o 10 15 farklı şoföre de ayrica tesekkurler )
Cekici geldi, bayramin ilk gunu, heryer tatil. Cekiciye kesin talimatla, marşa katiyen basılmayacak notunu düşürerek, araci Izmir Yetkili Servisine doğru gönderdik..
Uykusuz geceler başladi tabi.
Simdi buradan sonrasi inanilmaz sıkıcı ve karısık, yukaridaki gibi anlatmaya kalksam, düşünmesi bile bunaltiyor ki okuması eziyet ötesi olur..
Ne mi oldu? Kisaca yorumsuz yazacağım.
Bundan sonra yorum yazının en sonunda.
İşin içine sigortanin eksperi de girdi, alev olduğu için.
BItmek bilmeyen telefonlar döngüsü başladı...
Özeti;
Israrla yağ filtresi yağ kacırmış ordan yanmış diyen, her konuşmamızda makina yükseķ mühendisi olduğunu ve sigorta sirketlerinde, subaru'dana anlayan nadir eksperlerinden biri olduğunu söyleyen bir eksper!
Yağ filtresinin neresinden yağ kacirdigi, neden kacirdigi, nasil kacirabildigini acikla dediginde ise hicbir tatmin edici cevabi verememesi. (Bu yorum değildir, her ne kadar meslegim elektronik de olsa milyon liralik mekanik cihazlarla ugrasan adamım, biri teknik terimlerle anlatti mi o saniye kafam basar, ama bol sifatli zarfli cumlelere karsi da safım bellidir)
Eksper gelmeden mutlaka bana haber verin yaninda olacagim notunu,ikazini belki 10kere söylememe ragmen, baskın basanindir mantigi ile aradigimda, aa eksper geldi bakti az once, diyen bir Izmir Bayraktar Yetkili Servisi. Yorumum altta olacak yine.
Eksper gelip araca bakarken, motor koruma kapagi (plastik) sökülmüş. Eksperin beyanina gore ilmek ilmek detaylica incelenmis. Ama buna ragmen bu eksper blogun ustundeki kafam kadar kirigi gormemis, bu islemi yaparken muhakkak yaninda servis calisani (tahminim usta basi) da vardır, o da gormemis. Plastik kapagin acildigini suradan biliyorum, aracı Ankaraya cektirmek icin, ben gelecegim,cektirecegim diye hiç haber vermeden sabahin 8inde oraya gidip dikildim, kaputu açtığımda, plastik sökülmüs, yerine takılmamış öylece emanet duruyor ve sökülen plastik civatalari dahi kaybolmuş olarak bulduğumdan biliyorum.. Hatta DIT yazı plakasi dahi yoktu uzerinden, yarim saat aradım, motor bloğunun alt yan tarafına sıkışmış halde buldum. Yorum yok, neden nasıl düşer ben bilmiyorum. Neden haber bile vermeden sabahın köründe dikildigim ise tamamiyle güvensizlik duygusu. Neden? Yoruma girer, aşağıda..
Araç Ankaraya geldi. Izmir Yetkilisi ile yaşananlardan, hislerden sonra aracı önce Arıcan’a çektirdim. Anlattık, dinlediler, sorduk, cevapladılar, anlamadık yine sorduk, üşenmediler yine cevapladılar.. Aracı cekiciden indirdik, motor tabi pis, hicbiseye dokunmadan bir yikayalim dedi, Izmir’in emaneten koydugu! Plastik korumayi alip kenara koyduk, ustundeki kiri pisi, su döktüğüm icin sıçrayan yağ kalıntılarını falan temizledik. Içeri gitti geldi, elinde bir anahtar. Marşa basmadan bakıcaz, iyi kötü ortaya cikacak dedi. (Eksperinden Izmir yetkilisine, marş denemeyi söyleyen herkesin aksine, bir anahtar ile motora hiç bir olası ekstra zarar vermeden nasıl teşhis konur gösterdi ‘usta’ ) V kayışın oraya bir yere anahtarı koydu, hafifçe bir eliyle ittirdi, motor kitlenmiş dedi usulca.. ‘Direkt Yetkiliye götür, bu arabada böyle bir sorun??..’
Ömer abi hemen bir çekici aradı. Geldi. (Bunların yorumları hep asağıda olacak)
Yükledik cekiciye, doğru Ata Subaru’ya.
Abartmıyorum tüm servis kapıda. Levorg?? Çekici?? Blok Dağıtma?? (Dünyada ben örneğini görmedim o kadar arastirdim, sadece ben değilmisim demek ki görüp duymayan) Herkes merakla gelmiş.. insan bu manzarayı görünce daha bir sorguluyor, isyan edesi geliyor ama sık dişini çocuk dedim, devam..
İşin bundan sonraki kısmı yine kisa yazacağım.
Araç yetkilide motor indirildi. Blok kırığı tespit edildi bana gösterildi. Kartelden su cıktı. Siz koymuş olabilir misiniz dendi, hayır dedim. Yıkama sırasında kaçmış olabilecegini, yada motorda dolaşan suyun sızmış olabileceğini söyledim, doğru denildi. Istanbul’a (Baytur )bilgi verildi. Istanbuldan yetkili kişi geldi. Aracı inceledi. Enjektör hatası denildi.(3nolu) Iyi niyet garantisine alındı. Tutari 6 haneli rakamlara ulaşan parça listesi çıkarıldı. Sipariş yaklasıķ 3 haftada getirildi. 1.5 haftada tüm işlemler bitti. Araç teslim edilecekti, külbütörde yağ kaçağı var denildi. 3 4 gün sonra sorun giderildi, araç teslim edildi. 2 gün sonra araçta yine yağ kacağı olduğunu gördük yine külbütör kapak contada. (Çay içmeye Ömer abinin yanına uğradıydım, çayım yarım kaldı, boğazımda ) Tekrar servise döndü araç. (Burada biraz serzenişte bulundum, bunun detayları yine yorumlar kısmında). Tekrar sızıntı giderildi. Serzenişin de etkisiyle belki baya fazla itina ile yapıldığı söylendi. Aracı teslim aldım. Rodaj yaptım 1000km de tekrar yağ/filtre değişimi yapıldı. 3000km’yi geçti araç, sıkıntısız dertsiz biniyoruz...
Olaylar, yaşananlar, arada duygular, hissedilenler böyle işte buraya kadar sabredip okuyanlar..
Şimdi gelirsek yorumlar kısmına..
Yiğidi öldür hakkını ver de demişler, adalet dağıtmaya geldim de demişler.. Başlayalım.. Tüm yazacaklarım şahsi görüşüm, gözlemimdir bunun altını çizmek isterim.
Sigorta Sirketinin Ekspertizi:(Hic memnun degilim) Başından beri yağ filtresinden, bakım kaynaklı olabilir gibi şeylerle kafamı/kafamızı bulandırdığın için çok minnettarız sana. Ya sayın makina yüksek mühendisi K. Bey, su döktüm, yanan yağa su döktüm, v kayışın çevresindeki ve filtrenin üzerindeki yağ sıçramaları bu yüzden, üstüne de yangın söndürme tüpünden püfletince biraz, normal değil midir yağ filtresin bi kısmında yağ olması, heryerde yağ var zaten, tişörtümde bile!! Sapasağlam duran, yerinden oynamayan, kırığı döküğü olmayan yepyeni bir yağ filtresi, neresinden nasıl arıza verdi, nerden 3 5 litre yağ aktı yola, (daha onlarca soru ama cevap tabiri caizse resmen ‘olur öyle’ gibiydi. Diplomanızı yırtın. Bunu da Elektrik Elektronik Yükseķ Mühendisi olarak ben yazıyorum, madem racon zırt pırt bunu belirtmek)
Not: Eksper, kasko, hakkında şunu da belirtiyim,eksper ile telefon uzerine telefon konuşuldu demistim, sonuç ne oldu biliyor musunuz, araçta alevden dolayı oluşan hiçbir hasar yok ki, bizlik bir durum yok yani hadi eyw diyip kapattılar dosyayı 3 gün sonra.. Güler misin ağlar mısın..
İzmir Bayraktar Yetkili Servisi:(Hic memnun degilim) Kapandı zaten. Bilmiyorum ama müşteri 10 kez size eksper ile bilgilendirme olursa mutlak suretle bana haber verin, kapıda görseniz dahi haber verin derken, Pazartesi 12de arayıp, tamam cevabını aldıktan sonra, öğlen 4de aradığımda ‘ya eksper geldi baktı’ cevabını verebilen bir yetkili servis, babamın oğlu olsa da güvenilmezdir, art niyetlidir, nokta.
Ata Subaru Ankara Yetkili Servisi: (Memnunum) Tüm bu süreçte dialoglarımız saygılı,belirli seviyede, sorulara cevap alarak geçti. Şahsi gözlemim, iyi niyetli, müsteri taraftarı bir servis. Ha belki tecrübesi artması gerekir, o da olacaktir. Önemli olan sorunu çözüme ulaştırmaktır.
Her ne kadar bu süreçte benden nispeten para çıkmasa da, fiyatlar yetkilide çoook pahalı lafında ben burada çoğu kişiden ayrılıyorum.
Çok derin bir konudur ama kısaca şöyle, Tüm markaların yetkili servisleri, yıllanmış araçlarda tecrübe olarak hiç bir zaman, alaylı olan bir sanayi ustası kadar artamayacaktır. Yetkili servis alanının en iyi ustalarını bünyesine katamaz, çünkü en iyi ustalar ya kendi dükkanlarındadır, ya da bir yetkili servisin verebileceği maaştan daha fazlası ile çalışmaktadır. Bir usta ise tecrübe kazanarak büyür gelişir. Sadece yeni 3-5yasindaki araçların rutin bakıma geldiği(istisnalar dışında) yetkili servislerde çıraklar dısaridaki kadar hizli usta olamaz, ustalar hizli gelişemez. Ancak şu anda 3 5yaşinda olan araclar da ileride 10 15yasına geleceği ve o zaman da bu araçlarda çalısan çırakların, usta olacağı unutulmasın. Can yakan ve artık sürekli arızaları çıkarmaya başlayan 10 15 20 yaşındaki araçlar ise, parça ve isçilik maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle yetkili servislere gitmez. Giderleri fazla olan bir yetkili servis de, işçilik fiyatlarını piyasanın altına veremez, piyasaya eşit bile vermesi maalesef beklenemez. Ama parça olarak da özel servisler yeni veya eski model araçların büyük ve pahali parcaları stok yapamaz, bu sefer yetkili servisten tedarik ederler. İste orada da yetkili servis, rekabet icin onlara daha pahalıdan verirken, bireysel müsteriye daha ucuza verebilir. Bu bir kısır döngüdür. Bu döngü sayesinde tekel yoktur, alternatifli bir piyasa vardır. (Herhangi bir servisin,yetkili özel farketnez, en iyi ustalar ve en ucuz fiyatlara sahip oldugunu düşünün. 2 sene sonra tekel olur, tüm sanayi kepenk kapatır. Tekel olduktan 1 sene sonra da yine fiyatlar artar, geri sanayilerde dükkanlar acilmaya başlar, eski tas eski hamam olur, 3 sene boşa gider ) Bu döngü sayesinde ustalar yetişmektedir, bir kısmi da yetkililere gitmektedir, orada ileride eski olacak simdiki yeni araçlarda pişip, sonrasinda(belki) kendi özel servislerini açmaktadır. Win/Win derler buna, Kazan Kazan..herkes mutlu..
Bu döngü tüm markalarda o kadar globaldir ki, Amerika’da bile özel servis/yetkili servis vardır.. Ama şu bir gerçek, alım gücünün bu kadar düştüğü bir yerde, en azından parça fiyatlarında insaflı davranmak her marka distribütörünün, sektörün devam etmesi için boynunun borcudur, her fedakârlığı müşteriden bekleyen her marka yok olmaya mahkumdur, çok örnekleri var..
Baytur: (Memnunum) Üzerine düşeni hiç uzatmadan, uğraştırmadan, yokuşa sürmeden yaptı; araç bizimdir dedi, tüm parçaları garanti altına aldı. Çok diyecek bir şey yok burada. Takdir ettim.
Arıcan Subaru: (Yildizli memnunum) Bu süreçte tanıdım. Süreç boyunca, hatta süreçten sonra bile (motor sıfırlandığından yetkiliye devam edeceğim) kendilerini ilgilendiren hiç bir şey yoktu. Ne bir kazanç ne bir çıkar.Buna rağmen o kadar içten o kadar yardımsever davrandılar, Manevi destekleri hiç bitmedi, hiç yangina körükle koşmadilar, 5dinleyip 1 konuştular... ki bunları cidden tek tek yazmak istemiyorum.
Ama bununla ilgili anlayana saz gelecek tek bir olay yazacağım. Motor bloğu dağınıkken, garanti olayı belli değilken, 60bin 70bin TL’ler havada uçuşurken, 40yıllık öğretmen, motor sanat mezunu olan babam geldi. O kadar çok insan tanıyıp, o kadar çok insan geçmiş ki elinden; mantık delisi, her şeyi herkesi sorgulayan, hep bir şüphe ile yaklaşan biridir kendimi bildim bileli... Subarunun S’sini bilmezdi, arabalara getirsin götürsün sorun çikarmasın formatında bakan biridir..Geldi.. Oturduk.. Konuştuk.. Dinledi.. Arada bir şeyler sordu, yine dinledi..izledi.. Ben biliyordum tartıp biçiyordu, kafada tilkiler dolaniyordu ama bunu ben bile beklememiştim ya, döndü bana şunu dedi;
“Senin olay bir şekilde sonuçlansın, sonra bana bir Forester bak. Yılda bir gelir Ömer abine Raci ustana gösterir bakımını yapar, gider yazlıkta kullanırım..”
Şaka mi diye baktım yüzüne, şaka mı, çünkü 70bin kmde motor dagılmış, bir araba parası tamir rakamları dönüyor ortada.. “ciddiyim “ dedi. “ Bu işlerde önce ustanı sonra arabanı bulursun, sen bak şöyle temiz bir benzinli forester’a..”
(Not: Bu süreçte, en başından itibaren, ilk polis gelip arabaya bakıp,olur öyle bu markada, dediği andan itibaren ,bir Subaru sever olarak ben de üzerime düşeni yaptım. Mehmet abi hariç bir kisi bilmedi bu olayı, cünkü herkes hazırdı markaya çamur atmaya, sıktım dişimi, yeri geldi yalan söylemek zorunda bile kaldım, biniyoruz işte öyle, garajda, serviste, bakımda, bugun canım kullanmak istemedi...
Çünkü ben bir şeyi almadan önce ne aldığımı bilmeyi cok isterim, cok araştiririm... Ben Levorg aldim, Ben Subaru aldım, ben bir Japon Markası aldım; benim aldığım şey şu anda önümde duran şey değil.. Bu bir şansızlıktır, bu bir tesadüftür, bu her ne ise odur; ama bu benim aldığım sey bu değil dedim hep.. Keza sonunda da zaten bunu gördüm..
Simdi.gönül rahalığı ile yazıyorum.. Iyi ki almışım seni Subaru...
Iste benim hikayem bu arkadaşlar..
Çileli süreç, MUTLU SON
Süreç boyu, iş güç demeden, 1 kere aradığımda meşgule atmadan, her konuda desteğim olan 'Memet aabiii' , sen apayrısın...
Keyifli sürüşler !
Bugünkü konumuz baya ilginc baya garip baya stresli baya mutlu sonlu oyle boyle herseyden bir tat, garip bir konu.
Simdi, iki cesit forumcu vardir, direkt sonuc odakli hemen cevabi görmek isteyen, veya tüm detaylari merak edip zevkle herseyi okuyan..
Ilk tipteki forumcular icin hemen yazalim, sonra bizbize olalim. Aracim piston kol kırdı,blok parcaladi, garanti kapsaminda tum kaputun altı sandık motor ve bitmeyen bir orjinal parca listesiyle yenilendi, mutlu mesut biniyoruz.
Sanirim artik herkes mutlu, özeti geçerek ‘kisacilari’ mutlu ettik, ayrintiya girerek kalanlarimiz uzuun bir yazi okuyacak. Kahveler caylar hazirsa başlayalım
Aracimizi nisanda aldik. Baktik ettik hersey guzel. 68binde, bastin mi giden, bastin mi duran, tatlis mi tatlis klasik bir subaru.
Hemen alir almaz rutindir bakima soktuk. Motor yagimizi filtrelerimizi diff yaglarimizi cvt yaglarimizi herseyi orjinal parca ve uygun motul yaglarimiz ile değiştirdik.
Geldi catti Ramazan Bayrami. Ufak minnak bir kedimiz var, bagajı ona tahsis ettik, orjinal bagaj/arka koltuk ayiraci ağımız olmadigi icin, ve aksesuar siparisi bekleyecek zaman da olmadığından hemen ölçüp biçip 1 2 su tesisat borusu ve ağ kullanarak kendim orijinalden daha güzel bir ayiraç yaptim ve bizim ufakligi 1+0 dairesine yerleştirdik, yola koyulduk..
Uzun yolculuğumuz, joyride, tadinda baslamis oldu. Istikamet Bodrum diyerek Ankaradan ciktik..
Kedi sahipleri bilir, yolculuktan nefret ederler bu minnaklar.. Kopek gibi kafasini camdan cikaran bir kedi sahnesini hayal eder hep kedi sahipleri ama hayatlar hayallerdir.. Arabaya biner binmez başlayan aglama miyavlamalari, agizdan gelen tukurukler, kuculen kaybolan gözler... Niye yaziyorum bunlari, cunku biz daha once yolu baska bir marka aracla yaparken eziyet yasayip yasatmistik resmen.. 7 8 saatlik yolu 12 13 saatte gitmistik bitmek bilmeyen miyavlamar esliginde surekli zorunlu molalar vs vs O_o
Ama bu sefer gercekten tam bir ‘joyride’ oluyordu. Molalari keyfe keder veriyoruz, her durdugumuz mola yerinde bagaji aciyoruz, elimize birer kola dondurma alip bagaja oturup, ortamizda keyifle sagi solu izleyen, birak kacmayi aglamayi, yerimi isgal etmesenize tadinda bakislar atarak oturan kedimizle, insanlarin saskin bakislari altinda keyif suruyorduk Insanlari bilmem ama, bizim minnak Subaru’ya coktan puanini verdi, o kesin
Boyle boyle bol bol keyifli molalarla, arkada uçmasın saga sola bizim minnak diye sakin ötesi sakin bir sürüşle yol alırken, tabiki sağın solun resimlerini cekmemek de olmazdı. Hem de tam o gün, forumda Subaru’nuzla yolculuk fotograflari paylaşalım konusu açılmışken
Oranın resmi, buranın resmi, gün batarken Subaru logomuz gözükürken bir manzara resmi falan derken doldurduk telefonun haznesini..
Ve Milas çıkışı, Yatağan yokuşu diye tabir edilen yere geldik. Sağ seritte 70 75 ile cikarken, once bir mekanik ses geldi. Tak.. Metal bir kutuyu yere atarsın gibi, nasıl tarif edilir bilemem.. Direkt refleks olarak ayağım frene, gözüm dikiz aynasına gitti. Dikiz aynasında bembeyaz dumanı da görünce, yokuş yukarı olmanın verdiği şansla bir kaç 10metre içerisinde emniyet şeridinde durmuş haldeydim.
Eşime arabadan inmesini söyledim, o beyaz duman hayra alamet değildi, hemen kaputu açtım. V kayışla radyatör arasında asağida, manifoldun orda yanan bir yağımız vardı. Elime geçen suyu boşalttım, ee tabi yağın üzerine suyu dökünce sönmeden önce son bir coşkusunu yaptı, bi harlayıp söndü. (evde kizgin tavaya cok su dökmüsümdur tecrube hat safhada ) O sırada şans eseri ki bence şansızlık, (sebebini anlayacaksınız) yoldan gecmekte olan, adını anlamadan geçemeyeceğim, gercekten adam gibi adam olan polis Mehmet Amirim yanındaki 2 devriye arkadası ile, elinde yangın söndürücü ile geldi. Sönmüş bu dedi ama, olsun amirim aç sen onu, sıkalım bi aradan azıcık nolur nolmaz diyerek yangın söndürücüsünü mundar ettim ilk yolum düştüğünde elimde 5kg söndürücü ile kapisını çalacağım, vefa bizde olmaz olmazdır
Neyse devam.. Yola baktım, sağ seritte 20 25cm genisliginde, 20 30metrelik bir yag seridi olusmus.. Polis arkadaslar hemen yol guvenligi icin dubalari cikardilar, yola dizdiler, karayollarina haber verdiler.
O sırada ben de sigorta sirketini arayarak cekici cagirdim durumu kayda girdik. Iki olasilik vardi kafamda, ya şanzıman ya motor yagi.. yagi kokladim elimle inceligine kalinligina baktim, cvt sanzuman yaginin leş gibi koktugunu biliyordum, bu yag oyle kokmuyor ve inceydi, ama motordan neden yag dökülsün ki sorusuna cevap veremiyordum. Kartelden? Tıpadan ? Filtreden? Filtreden olamazdi, cunku kaputu kaldirdigimda filtre cevresi tertemizdi (burasını hatirlayin ilerde döneceğiz). Kartelden desem, asagidaki o alev alttan gelmiyordu ki, zaten oyle olsa sondurmek hic o kadar kolay olmazdi.
Tüm yol boyunca, ne hararet,ne motor sicakligi, hic bir terslik göstermemişti. (Iste tam burda, yol resimleri konusu icin cektigim o resimler o kadar o kadar o kadar onemli oldu ki.. olaydan 2dk oncesinin resminde, km,hiz,hararet, motor sicakligi, tum kadran, ön konsol hersey gozukuyordu. Tipkı ara ara cektigim tum diger resimler gibi.. Bu resimlerin oldugunu hatirlamam, olaydan 2 3 hafta sonra gerceklesti, galeriye girip o resimleri gordugum andaki duygularimi anlatmam imkansiz..
Devam.. Cekici gelecek hala..4 saat sonra evet, o memur arkadaslar gunluk gorevlerini tamamlamis,Mugla’ya donerken, başlarına bunlarin gelecegini nerden bilebilirlerdi. 1 tek laf etmeden, 1 tek ima, surat yapmadan, o kadar hevesle ve yardimsever bicimde 4 saat orada ayakta benimle dikilip, hem yol guvenligini sagladilar hem bana destek oldular, haklari cidden ödenmez benim icin..
(Ha bu arada gece oldu tabi, polis yolu tek seride düşürmüş, memur arkadas ikaz icin soldan git uyarisi yapiyor, adam arabayi memurun uzerine suruyor, dubalarin arasindan gecip benim aracin arkasina park ediyor, polis napiyorsun birader dediginde, cevirme degil mi diyip ehliyet ruhsat uzatiyor adam dubalarin onunde, tam polisin onunde, sen gec hayir sen gec diyip birbirlerine yol verme yarisina girip saatte 10km hizla dubaya vuran mi, ben gececeeeeem tavriyla yanindakiyle inatlasıp, orta refuje giren mi, sinirim bozukken bile gülmeme sebep olan o 10 15 farklı şoföre de ayrica tesekkurler )
Cekici geldi, bayramin ilk gunu, heryer tatil. Cekiciye kesin talimatla, marşa katiyen basılmayacak notunu düşürerek, araci Izmir Yetkili Servisine doğru gönderdik..
Uykusuz geceler başladi tabi.
Simdi buradan sonrasi inanilmaz sıkıcı ve karısık, yukaridaki gibi anlatmaya kalksam, düşünmesi bile bunaltiyor ki okuması eziyet ötesi olur..
Ne mi oldu? Kisaca yorumsuz yazacağım.
Bundan sonra yorum yazının en sonunda.
İşin içine sigortanin eksperi de girdi, alev olduğu için.
BItmek bilmeyen telefonlar döngüsü başladı...
Özeti;
Israrla yağ filtresi yağ kacırmış ordan yanmış diyen, her konuşmamızda makina yükseķ mühendisi olduğunu ve sigorta sirketlerinde, subaru'dana anlayan nadir eksperlerinden biri olduğunu söyleyen bir eksper!
Yağ filtresinin neresinden yağ kacirdigi, neden kacirdigi, nasil kacirabildigini acikla dediginde ise hicbir tatmin edici cevabi verememesi. (Bu yorum değildir, her ne kadar meslegim elektronik de olsa milyon liralik mekanik cihazlarla ugrasan adamım, biri teknik terimlerle anlatti mi o saniye kafam basar, ama bol sifatli zarfli cumlelere karsi da safım bellidir)
Eksper gelmeden mutlaka bana haber verin yaninda olacagim notunu,ikazini belki 10kere söylememe ragmen, baskın basanindir mantigi ile aradigimda, aa eksper geldi bakti az once, diyen bir Izmir Bayraktar Yetkili Servisi. Yorumum altta olacak yine.
Eksper gelip araca bakarken, motor koruma kapagi (plastik) sökülmüş. Eksperin beyanina gore ilmek ilmek detaylica incelenmis. Ama buna ragmen bu eksper blogun ustundeki kafam kadar kirigi gormemis, bu islemi yaparken muhakkak yaninda servis calisani (tahminim usta basi) da vardır, o da gormemis. Plastik kapagin acildigini suradan biliyorum, aracı Ankaraya cektirmek icin, ben gelecegim,cektirecegim diye hiç haber vermeden sabahin 8inde oraya gidip dikildim, kaputu açtığımda, plastik sökülmüs, yerine takılmamış öylece emanet duruyor ve sökülen plastik civatalari dahi kaybolmuş olarak bulduğumdan biliyorum.. Hatta DIT yazı plakasi dahi yoktu uzerinden, yarim saat aradım, motor bloğunun alt yan tarafına sıkışmış halde buldum. Yorum yok, neden nasıl düşer ben bilmiyorum. Neden haber bile vermeden sabahın köründe dikildigim ise tamamiyle güvensizlik duygusu. Neden? Yoruma girer, aşağıda..
Araç Ankaraya geldi. Izmir Yetkilisi ile yaşananlardan, hislerden sonra aracı önce Arıcan’a çektirdim. Anlattık, dinlediler, sorduk, cevapladılar, anlamadık yine sorduk, üşenmediler yine cevapladılar.. Aracı cekiciden indirdik, motor tabi pis, hicbiseye dokunmadan bir yikayalim dedi, Izmir’in emaneten koydugu! Plastik korumayi alip kenara koyduk, ustundeki kiri pisi, su döktüğüm icin sıçrayan yağ kalıntılarını falan temizledik. Içeri gitti geldi, elinde bir anahtar. Marşa basmadan bakıcaz, iyi kötü ortaya cikacak dedi. (Eksperinden Izmir yetkilisine, marş denemeyi söyleyen herkesin aksine, bir anahtar ile motora hiç bir olası ekstra zarar vermeden nasıl teşhis konur gösterdi ‘usta’ ) V kayışın oraya bir yere anahtarı koydu, hafifçe bir eliyle ittirdi, motor kitlenmiş dedi usulca.. ‘Direkt Yetkiliye götür, bu arabada böyle bir sorun??..’
Ömer abi hemen bir çekici aradı. Geldi. (Bunların yorumları hep asağıda olacak)
Yükledik cekiciye, doğru Ata Subaru’ya.
Abartmıyorum tüm servis kapıda. Levorg?? Çekici?? Blok Dağıtma?? (Dünyada ben örneğini görmedim o kadar arastirdim, sadece ben değilmisim demek ki görüp duymayan) Herkes merakla gelmiş.. insan bu manzarayı görünce daha bir sorguluyor, isyan edesi geliyor ama sık dişini çocuk dedim, devam..
İşin bundan sonraki kısmı yine kisa yazacağım.
Araç yetkilide motor indirildi. Blok kırığı tespit edildi bana gösterildi. Kartelden su cıktı. Siz koymuş olabilir misiniz dendi, hayır dedim. Yıkama sırasında kaçmış olabilecegini, yada motorda dolaşan suyun sızmış olabileceğini söyledim, doğru denildi. Istanbul’a (Baytur )bilgi verildi. Istanbuldan yetkili kişi geldi. Aracı inceledi. Enjektör hatası denildi.(3nolu) Iyi niyet garantisine alındı. Tutari 6 haneli rakamlara ulaşan parça listesi çıkarıldı. Sipariş yaklasıķ 3 haftada getirildi. 1.5 haftada tüm işlemler bitti. Araç teslim edilecekti, külbütörde yağ kaçağı var denildi. 3 4 gün sonra sorun giderildi, araç teslim edildi. 2 gün sonra araçta yine yağ kacağı olduğunu gördük yine külbütör kapak contada. (Çay içmeye Ömer abinin yanına uğradıydım, çayım yarım kaldı, boğazımda ) Tekrar servise döndü araç. (Burada biraz serzenişte bulundum, bunun detayları yine yorumlar kısmında). Tekrar sızıntı giderildi. Serzenişin de etkisiyle belki baya fazla itina ile yapıldığı söylendi. Aracı teslim aldım. Rodaj yaptım 1000km de tekrar yağ/filtre değişimi yapıldı. 3000km’yi geçti araç, sıkıntısız dertsiz biniyoruz...
Olaylar, yaşananlar, arada duygular, hissedilenler böyle işte buraya kadar sabredip okuyanlar..
Şimdi gelirsek yorumlar kısmına..
Yiğidi öldür hakkını ver de demişler, adalet dağıtmaya geldim de demişler.. Başlayalım.. Tüm yazacaklarım şahsi görüşüm, gözlemimdir bunun altını çizmek isterim.
Sigorta Sirketinin Ekspertizi:(Hic memnun degilim) Başından beri yağ filtresinden, bakım kaynaklı olabilir gibi şeylerle kafamı/kafamızı bulandırdığın için çok minnettarız sana. Ya sayın makina yüksek mühendisi K. Bey, su döktüm, yanan yağa su döktüm, v kayışın çevresindeki ve filtrenin üzerindeki yağ sıçramaları bu yüzden, üstüne de yangın söndürme tüpünden püfletince biraz, normal değil midir yağ filtresin bi kısmında yağ olması, heryerde yağ var zaten, tişörtümde bile!! Sapasağlam duran, yerinden oynamayan, kırığı döküğü olmayan yepyeni bir yağ filtresi, neresinden nasıl arıza verdi, nerden 3 5 litre yağ aktı yola, (daha onlarca soru ama cevap tabiri caizse resmen ‘olur öyle’ gibiydi. Diplomanızı yırtın. Bunu da Elektrik Elektronik Yükseķ Mühendisi olarak ben yazıyorum, madem racon zırt pırt bunu belirtmek)
Not: Eksper, kasko, hakkında şunu da belirtiyim,eksper ile telefon uzerine telefon konuşuldu demistim, sonuç ne oldu biliyor musunuz, araçta alevden dolayı oluşan hiçbir hasar yok ki, bizlik bir durum yok yani hadi eyw diyip kapattılar dosyayı 3 gün sonra.. Güler misin ağlar mısın..
İzmir Bayraktar Yetkili Servisi:(Hic memnun degilim) Kapandı zaten. Bilmiyorum ama müşteri 10 kez size eksper ile bilgilendirme olursa mutlak suretle bana haber verin, kapıda görseniz dahi haber verin derken, Pazartesi 12de arayıp, tamam cevabını aldıktan sonra, öğlen 4de aradığımda ‘ya eksper geldi baktı’ cevabını verebilen bir yetkili servis, babamın oğlu olsa da güvenilmezdir, art niyetlidir, nokta.
Ata Subaru Ankara Yetkili Servisi: (Memnunum) Tüm bu süreçte dialoglarımız saygılı,belirli seviyede, sorulara cevap alarak geçti. Şahsi gözlemim, iyi niyetli, müsteri taraftarı bir servis. Ha belki tecrübesi artması gerekir, o da olacaktir. Önemli olan sorunu çözüme ulaştırmaktır.
Her ne kadar bu süreçte benden nispeten para çıkmasa da, fiyatlar yetkilide çoook pahalı lafında ben burada çoğu kişiden ayrılıyorum.
Çok derin bir konudur ama kısaca şöyle, Tüm markaların yetkili servisleri, yıllanmış araçlarda tecrübe olarak hiç bir zaman, alaylı olan bir sanayi ustası kadar artamayacaktır. Yetkili servis alanının en iyi ustalarını bünyesine katamaz, çünkü en iyi ustalar ya kendi dükkanlarındadır, ya da bir yetkili servisin verebileceği maaştan daha fazlası ile çalışmaktadır. Bir usta ise tecrübe kazanarak büyür gelişir. Sadece yeni 3-5yasindaki araçların rutin bakıma geldiği(istisnalar dışında) yetkili servislerde çıraklar dısaridaki kadar hizli usta olamaz, ustalar hizli gelişemez. Ancak şu anda 3 5yaşinda olan araclar da ileride 10 15yasına geleceği ve o zaman da bu araçlarda çalısan çırakların, usta olacağı unutulmasın. Can yakan ve artık sürekli arızaları çıkarmaya başlayan 10 15 20 yaşındaki araçlar ise, parça ve isçilik maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle yetkili servislere gitmez. Giderleri fazla olan bir yetkili servis de, işçilik fiyatlarını piyasanın altına veremez, piyasaya eşit bile vermesi maalesef beklenemez. Ama parça olarak da özel servisler yeni veya eski model araçların büyük ve pahali parcaları stok yapamaz, bu sefer yetkili servisten tedarik ederler. İste orada da yetkili servis, rekabet icin onlara daha pahalıdan verirken, bireysel müsteriye daha ucuza verebilir. Bu bir kısır döngüdür. Bu döngü sayesinde tekel yoktur, alternatifli bir piyasa vardır. (Herhangi bir servisin,yetkili özel farketnez, en iyi ustalar ve en ucuz fiyatlara sahip oldugunu düşünün. 2 sene sonra tekel olur, tüm sanayi kepenk kapatır. Tekel olduktan 1 sene sonra da yine fiyatlar artar, geri sanayilerde dükkanlar acilmaya başlar, eski tas eski hamam olur, 3 sene boşa gider ) Bu döngü sayesinde ustalar yetişmektedir, bir kısmi da yetkililere gitmektedir, orada ileride eski olacak simdiki yeni araçlarda pişip, sonrasinda(belki) kendi özel servislerini açmaktadır. Win/Win derler buna, Kazan Kazan..herkes mutlu..
Bu döngü tüm markalarda o kadar globaldir ki, Amerika’da bile özel servis/yetkili servis vardır.. Ama şu bir gerçek, alım gücünün bu kadar düştüğü bir yerde, en azından parça fiyatlarında insaflı davranmak her marka distribütörünün, sektörün devam etmesi için boynunun borcudur, her fedakârlığı müşteriden bekleyen her marka yok olmaya mahkumdur, çok örnekleri var..
Baytur: (Memnunum) Üzerine düşeni hiç uzatmadan, uğraştırmadan, yokuşa sürmeden yaptı; araç bizimdir dedi, tüm parçaları garanti altına aldı. Çok diyecek bir şey yok burada. Takdir ettim.
Arıcan Subaru: (Yildizli memnunum) Bu süreçte tanıdım. Süreç boyunca, hatta süreçten sonra bile (motor sıfırlandığından yetkiliye devam edeceğim) kendilerini ilgilendiren hiç bir şey yoktu. Ne bir kazanç ne bir çıkar.Buna rağmen o kadar içten o kadar yardımsever davrandılar, Manevi destekleri hiç bitmedi, hiç yangina körükle koşmadilar, 5dinleyip 1 konuştular... ki bunları cidden tek tek yazmak istemiyorum.
Ama bununla ilgili anlayana saz gelecek tek bir olay yazacağım. Motor bloğu dağınıkken, garanti olayı belli değilken, 60bin 70bin TL’ler havada uçuşurken, 40yıllık öğretmen, motor sanat mezunu olan babam geldi. O kadar çok insan tanıyıp, o kadar çok insan geçmiş ki elinden; mantık delisi, her şeyi herkesi sorgulayan, hep bir şüphe ile yaklaşan biridir kendimi bildim bileli... Subarunun S’sini bilmezdi, arabalara getirsin götürsün sorun çikarmasın formatında bakan biridir..Geldi.. Oturduk.. Konuştuk.. Dinledi.. Arada bir şeyler sordu, yine dinledi..izledi.. Ben biliyordum tartıp biçiyordu, kafada tilkiler dolaniyordu ama bunu ben bile beklememiştim ya, döndü bana şunu dedi;
“Senin olay bir şekilde sonuçlansın, sonra bana bir Forester bak. Yılda bir gelir Ömer abine Raci ustana gösterir bakımını yapar, gider yazlıkta kullanırım..”
Şaka mi diye baktım yüzüne, şaka mı, çünkü 70bin kmde motor dagılmış, bir araba parası tamir rakamları dönüyor ortada.. “ciddiyim “ dedi. “ Bu işlerde önce ustanı sonra arabanı bulursun, sen bak şöyle temiz bir benzinli forester’a..”
(Not: Bu süreçte, en başından itibaren, ilk polis gelip arabaya bakıp,olur öyle bu markada, dediği andan itibaren ,bir Subaru sever olarak ben de üzerime düşeni yaptım. Mehmet abi hariç bir kisi bilmedi bu olayı, cünkü herkes hazırdı markaya çamur atmaya, sıktım dişimi, yeri geldi yalan söylemek zorunda bile kaldım, biniyoruz işte öyle, garajda, serviste, bakımda, bugun canım kullanmak istemedi...
Çünkü ben bir şeyi almadan önce ne aldığımı bilmeyi cok isterim, cok araştiririm... Ben Levorg aldim, Ben Subaru aldım, ben bir Japon Markası aldım; benim aldığım şey şu anda önümde duran şey değil.. Bu bir şansızlıktır, bu bir tesadüftür, bu her ne ise odur; ama bu benim aldığım sey bu değil dedim hep.. Keza sonunda da zaten bunu gördüm..
Simdi.gönül rahalığı ile yazıyorum.. Iyi ki almışım seni Subaru...
Iste benim hikayem bu arkadaşlar..
Çileli süreç, MUTLU SON
Süreç boyu, iş güç demeden, 1 kere aradığımda meşgule atmadan, her konuda desteğim olan 'Memet aabiii' , sen apayrısın...
Keyifli sürüşler !